Avrupa Hun İmparatorluğu
IV. yüzyılın sonlarına doğru Balamir’in önderliğinde batıya doğru göç eden Hunlar, Kavimler Göçü’ne neden olmuşlardı. Hunların bir kısmı Doğu Anadolu’ya yönelirken, bir kısmı da Balamir’in ölümünden sonra, oğlu ya da torunu olduğu sanılan Ildız’ın liderliğinde Karpat dağlarını aşıp Macaristan’a girerek Avrupa Hun İmparatorluğu’nu kurdu.
Ildız Dönemi
Avrupa Hun İmparatorluğu’nun dış politikası Ildız zamanında belirlenmiştir. Bu politikaya göre; Bizans baskı altında tutulacak ve Cermen kavimlerine karşı Batı Roma İmparatorluğu ile işbirliği yapılacaktı. Hunların Tuna boylarında görülmesi Kavimler Göçü’nün ikinci büyük dalgasını başlattı. Bunun sonucunda Barbar Kavimleri Roma topraklarına girmeye başlayınca, Batı Roma Ildız’dan yardım istemiştir. Ildız, bir yandan Batı Roma’yı Germen (Barbar) kavimlerden kurtarmış, bir yandan da Vandal, Süev, Alan gibi Germen kavimlerini Ren Nehri ötesine, Galya’ya (Fransa) göçe zorlamıştır.
409 yılında Tuna’yı geçen ve Bizans’a gücünü göstermek isteyen Ildız, kendisiyle barış görüşmeleri yapmak için gönderilen Bizans elçisine "Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim" diyerek meydan okumuştur. Ildız zamanında Hunlar, Orta Avrupa’dan Hazar Denizi’nin doğusuna kadar uzanan geniş topraklara sahip olmuşlardır. Onun çalışmaları sonucunda Hunlar, V yüzyılda merkezi otoriteye sahip kuvvetli bir devlet olarak ortaya çıktılar. Ildız’ın 410 yılında ölümünden sonra yerine Karaton geçti. On yıl kadar hükümdarlık yapmış olan Karaton dönemi ile ilgili bilgiler son derece azdır.
Rua Dönemi
Karaton’dan sonra 422 yılında, Hun hükümdar ailesine mensup dört kardeşten biri olan Rua, ülkeyi diğer kardeşleri Muncuk, Oktar ve Aybars ile birlikte yönetti. Rua, Bizans’ın Hun Ordusunu isyana kışkırtmak ve bağlı kavimleri Hunlardan ayırmak amacıyla, Hun topraklarına gönderdiği casusları bahane ederek Bizans üzerine bir sefer düzenledi (422). Hiç bir direniş gösteremeyen Bizans, ağır bir vergiye bağlandı. Bu sırada Batı Roma, iç karışıklıklar içinde bulunuyordu. Bu durumdan yararlanmak isteyen Bizans imparatoru II. Theodosius (408-450) İtalya üzerine ordu ve donanma gönderdi. Bu gelişmeler sonucunda Batı Roma Rua’dan yardım istedi. Hun hükümdarı Rua da, 60 bin kişilik bir kuvvetle İtalya üzerine yönelince, II. Theodosius savaşmayı göze alamadan çekilmek zorunda kaldı. Buna rağmen Bizans, fırsat buldukça Hun idaresinde yaşayan toplulukları kışkırtmaktan da geri durmuyordu. Bunun üzerine Rua, Bizanslı tüccarların Hun ülkesinde ticaret yapmalarını ve ücretli asker toplamalarını yasakladı. Bizans üzerine yapacağı yeni bir sefere hazırlanırken 434 yılında öldü. Yerine kardeşi Muncuk’un oğlu Attila geçti.
Attila Dönemi
Rua’dan sonra Hunların başına Attila ve kardeşi Bleda birlikte geçtiler (434). Attila, babasını küçük yaşta kaybettiğinden dolayı amcası Rua’nın yanında yetişmiş, birlikte savaşlara katılmış, devlet yönetimini ve Hun siyasetini öğrenme fırsatı bulmuştu. Her ne kadar büyük kardeşi Bleda ile tahtı paylaşmış ise de, tüm yetkiler Attila’da olmuştur.
Attila, Hun-Bizans ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyordu. 434 yılında Attila’nın, Rua’nın Bizans üzerine yapmayı düşündüğü ve yapamadığı sefer için hazırlıklara başladığını öğrenen Bizanslılar, ona barış elçileri gönderdiler. Hun hükümdarı Attila da elçileri, Tuna ve Morova nehirlerinin birleştiği yerde bulunan Margos Kalesi önünde karşıladı. Attila isteklerini, barış koşulları olarak yazdırdı. Böylece 434 yılında Bizans ile Margos Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre;
- Bizans, Hunlara ödemekte olduğu vergiyi iki katına çıkaracak,
- Bizans, Hunlara bağlı kavimlerle görüşmeler ve antlaşmalar yapmayacak,
- Ticari ilişkiler sınır kasabalarında devam edecek,
- Bizans, elinde bulundurduğu Hun esirlerini iade edecekti.
Bleda’nın 445 yılında ölmesi üzerine Attila tek başına Hun hükümdarı oldu. Attila’nın amacı, Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını egemenliği altına almaktı.
Attila’nın Batı Roma’ya Yardımı
Attila, Margos Antlaşması’ndan sonra ülkenin doğu bölgesini denetimi altına aldı. Volga boylarındaki Ak-Oğurların ayaklanmalarını bastırarak itaat altına aldı (435). Bu sırada iç karışıklıklar içinde bulunan Batı Roma, Hunlardan yardım istedi. Romalı komutan Aetyus’a yardıma gelen Hun birlikleri isyanları bastırdı. Oktar komutasındaki bir Hun ordusu Burgondlara karşı büyük bir zafer kazandı (436). Bu savaş ile ilgili olarak zamanla efsaneler türemiş ve Almanlar’ın ünlü Nibelungen destanlarının konusunu Hun-Burgond mücadelesi oluşturmuştur.
Attila’nın Seferleri
I. Balkan Seferi (441–442)
Bizans’ın Margos Antlaşması’nın şartlarına uymaması, Bizanslı tüccarların ticari ilişkilerde sahtekârlık yaparak Hunları aldatmaları üzerine Attila, Bizans üzerine sefere çıktı. Doğu Trakya’ya kadar ilerleyen Hun ordusundan çekinen Bizans barış istedi (442). Yapılan bu antlaşmaya göre; Bizans ödemekte olduğu vergiyi artıracaktı. Ayrıca bazı sınır kaleleri ile Tuna boyundaki kaleleri ele geçiren Attila, böylece Balkanlar’ın yolunu Hun ordularına açtı.
II. Balkan Seferi (447)
Bizans’ın, Hun kaçaklarını geri vermekte ağır davranması, Hun yönetimindeki bazı Germen kavimlerini kışkırtması, yıllık vergisini ödemek istememesi gibi nedenlerden dolayı Attila, yeniden Bizans üzerine sefere çıktı (447). İkiye ayrılan Hun ordusunun bir kolu Yunanistan’a girip Teselya’ya kadar ilerledi. Attila’nın yönetimindeki diğer kol ise Sofya, Filibe ve Lüleburgaz şehirlerini ele geçirip Büyük Çekmece önlerine kadar sokuldu. Bizans İmparatoru II. Theodosius barış istemek zorunda kaldı.
Bizans elçisi Anatolyos ile Attila arasında yapılan bu antlaşmaya Anatolyos Antlaşması denir. Buna göre;
- Bizans, ödediği yıllık vergiyi üç katına çıkaracak, Bizans, savaş tazminatı ödeyecek,
- Niş’de bir ortak pazar kurulacak,
- Tuna’nın güneyinde beş günlük mesafedeki yerler askerden arındırılacaktı.
Batı Roma (Galya) Seferi (451)
Bizans üzerinde kesin egemenlik kurduğuna inanan Attila, bu sefer de Batı Roma’ya yöneldi. Batı Roma üzerine yapacağı sefere bir bahane bulması gerekiyordu. Kendisine daha önce bir nişan yüzüğü gönderen İmparator II. Valantien’in kız kardeşi Honoria’nın (Honorya) teklifini kabul ettiğini bildirdi. Çeyiz olarak da imparatorluğun yarısını istedi. Bu isteğinin kabul edilmemesini savaş sebebi sayan Attila Batı Roma seferine çıktı. İki ordu, Batı Roma’nın asker deposu sayılan Galya’nın Katalon Ovası’nda karşılaştı. Batı Roma ordusunun başında Aetyus (Aetius) adında bir komutan bulunuyordu. Yapılan savaş çok şiddetli geçti. Bir gün boyunca kıran kırana süren savaşın galibi belli değildir. Ancak bu savaştan sonra, Romalı General Aetyus’un gözden düşmüş olması ve bir yıl sonra Roma üzerine yürüyen Attila’nın karşısına askerî bir güç çıkaramamaları, Batı Roma İmparatorluğu’nun asker deposu durumunda olan Galya’yı saf dışı bıraktığının delilidir. Attila’nın karşısına Roma ordusunun çıkmaması, Romalıların bu savaşta çok büyük kayıplar verdiklerinin bir kanıtıdır.
İtalya Seferi (452)
Attila, zaman geçirmeksizin destekten mahrum kalan ve iyice gözden düşen İtalya’ya, 452 yılında yüzbin kişilik bir orduyla Alpleri aşarak girdi. İtalya, Attila’nın karşısına bir ordu çıkaramadı. Roma Senatosu büyük bir korku içine düştü ve hemen barış görüşmeleri için, Papa I. Leon başkanlığında bir heyeti Attila’ya gönderme kararı aldı.
Papa I. Leon, Attila’dan tüm Hrıstiyanlık dünyası adına Roma’yı bağışlamasını istedi. Attila eski bir uygarlık merkezi olan Roma’yı tahripten kaçınıp, Papa’nın ricasını kabul etti ve geri döndü. Attila, Bizans’ı ve Batı Roma’yı etkisiz hale getirdikten sonra, yönünü İran’daki Sasanî İmparatorluğu’na çevirdi. Bu devletinde egemenlik altına alınması ile Hunlar dünya egemenliğini gerçekleştirebileceklerdi. Ancak, Attila İtalya seferi dönüşünde 453 yılında öldü ve bu seferini gerçekleştiremedi.
Attila öldüğünde, Hun sınırları batıda Danimarka ve Ren Nehri’ne, doğuda ise İtil (Volga) Nehri ötesine uzanıyordu. Attila, tarihin yetiştirdiği büyük devlet adamlarından biridir. Onun adı günümüze kadar dillerden düşmemiş, onun adına operalar bestelenmiş, filmler çevrilmiş, resimleri ve heykelleri yapılmıştır. O, güçlü bir iradeye sahipti. Ciddi ve büyük işler yapmaya yetenekli, sadeliği seven ve mütevazı bir hükümdardı.
Avrupa Hun İmparatorluğu’nun Yıkılışı
Attila öldüğü zaman arkasında İlek, Dengizik ve İrnek adlarında üç oğul barakmıştı. Yerine geçen oğulları, devlet idaresinde başarılı olamadılar. Taht için yapılan kavgalar Hunları zayıf düşürdü. İlk olarak Hunların başına geçen İlek, ayaklanan Germen kavimleriyle savaşırken öldü (454).Yerine geçen Dengizik ise zeki idi fakat siyasî yönden yeterli değildi. Doğu Roma ile yapılan bir mücadelede o da öldü (469). İrnek, Hunların Batı ve Orta Avrupa’da tutunmalarının mümkün olmadığını anlamıştı. Bu nedenle Hunların büyük bir kısmı ile Karadeniz’in kuzeyindeki geniş düzlüklere çekildi. Hunların bir kısmı buradan Orta Asya’ya geri döndü. Bir kısmı ise Avrupa’ya doğru ilerleyen Avarlara katıldı. İrnek idaresindeki bu Hun topluluğu daha sonraları Bulgarların ve Macarların devlet olarak ortaya çıkışında önemli rol oynadılar.
Avrupa Hun İmparatorluğu Hükümdarları
1) Balamir (375 - 395)
2) Karaton(395 - 415)
3) Muncuk (415 - 425)
4) Oktar (425 - 430)
5) Rua (430 - 434)
6) Bleda (434 - 445)
7) Attila (445 - 453)
İlek (453 - 454)